Ben ve Leslie, çocuklarını alışıgeldik medeniyet kalıplarının dışında, konvansiyonel eğitim formlarından farklı ve toplumsal normlardan uzakta, Pasifik Kuzeybatısı’nda satın aldıkları bir arazide yetiştirirler. Ancak Leslie’nin ölümüyle bu cennet düzeni bozulur. Ben, şehre götürmeye mecbur kaldığı çocuklarının, bu yeni yaşam biçiminin içinde kaybolmamaları için uğraşırken bir yandan da onları, annelerinin olmadığı bir hayata hazırlamaya çalışır. Leslie’nin ailesinin baskıları ve çocuklarının arkasından dolaplar çevirdiklerine inanmaya başlamasıyla Ben, yepyeni bir babalık sınavıyla karşı karşıya kalır ve kendi yöntemlerini sorgulamaya başlar.